Quantcast
Channel: Yaşam - Kaçkar TV
Viewing all 299 articles
Browse latest View live

Şevket Hoca'nın yaptığı siyasi gönderme Güldür Güldür'e damga vurdu

$
0
0

Oyuncu Çağlar Çorumlu, Güldür Güldür ekibine yaklaşık iki yıl aradan sonra geri döndü. Eşofmanlı Şevket Hoca karakteri ile seyirci karşısına çıkan Çorumlu, yaptığı siyasi göndermeyle programa damga vurdu.

İLGİNÇ GÖNDERME

Güldür Güldür ekibindeki yerini Gülse Birsel'in Jet Sosyete dizisinde yer almak üzere bırakan ancak diziden umduklarını elde edemeyince de yaklaşık iki yıllık bir aradan sonra yeniden Güldür Güldür'e dönen Çağlar Çorumlu, programın Cuma günkü yayınlanan bölümünde çarpıcı bir göndermeye imza attı.

 

"SİYASETTE AYNI BÖYLE"

Skeç boyunca elindeki balın tanıtımını yapan ve güç verdiğini söyleyen Şevket Hoca, skeçin sonunda bu balı kendisine soru soran ekip arkadaşlarına veriyor ve onlar tarafından götürülürken de siyaset göndermesi yaparak şu sözleri sarf ediyor: "İşte gördüğünüz gibi bunlara kuvvet verdik, kuvvet döndü bizi vurdu. Siyasette aynı böyle. Bal gibi verdiğiniz kuvvet size geri dönüverir."


Hayvanların tepkisi deprem habercisi olabilir mi?

$
0
0

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da meydana gelen deprem korku dolu anlar yaşattı. Deprem gerçeği ile yüzleştiğimiz şu günlerde, ‘’Hayvanların tepkisi depremin habercisi olabilir mi? ‘’ sorusunu akıllara getirdi. Konuyla ilgili olarak İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Veteriner İç Hastalıklar ve Psikoloji Uzmanı Prof.Dr. H.Tamer Dodurka çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Bir doğa olayı olan depremin ürettiği elektromanyetik alanın, algılama kapasitesi insandan çok fazla olan birçok hayvanı, daha deprem tesiri oluşmadan birkaç gün önceden dahi irkilttiği çeşitli bilimsel gözlemlerle ortaya konulmuştur. Bu nedenle bu tür canlıların deprem habercisi olma özelliği tarih boyunca toplumun ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir.

 

Yaşanan tüm büyük depremlerin hepsinde, hayvanlarda deprem oluşmadan birkaç gün evvelinde başlayan garip hareketler kaydedildiğini belirten Dodurka; ‘’İzmit ve Bolu depremleri öncesinde de binlerce insanımız hayvanlardaki bu garip davranışlara şahit oldular. 17 Ağustos depreminden sonra yapılan araştırmalarda, deprem öncesi birçok sıra dışı olaydan bahsedildi ve bunların neredeyse yarısı hayvanlarla ilgiliydi. Hangi hayvan türünün daha fazla tepki verdiği bilimsel olarak izah edilememiştir. Balık ve sürüngenlerin daha duyarlı olduğuna dair ip uçları vardır ancak en fazla köpeklerin verdiği tepkiler gündeme taşınmaktadır. Bununda muhtemel nedeni bu hayvanların yakın çevremizde olmalarıdır. Yine de bazı araştırmacılar, köpeği en duyarlı hayvanlar arasında saymaktadırlar. Böyle olunca köpeklerin verdiği tepkilerin deprem habercisi olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartışmalarını gündeme getirmektedir’’ dedi.

 

Köpeklerin böyle bir durumda kendilerini nasıl hissettiklerine dair bilgiler veren Prof.Dr.H.Tamer Dodurka konuyla ilgili olarak ise şunları söyledi;’Düşük frekanslı sesler, yer kabuğu titreşimleri, yer çekim anormallikleri, yer eğimindeki değişimler ve sismik dalgalar, deprem öncesi açığa çıkan çeşitli gazların kokuları, havadaki iyonizasyon değişimleri, özellikle elekromanyetik alan değişimleri gibi depremle alakalı doğa olaylarını gerek bizden daha gelişmiş duyu organları ve gerekse açıklanamayan diğer algılama yetenekleri ile hissedebiliyorlar. Hatta bu elektromanyetik alan değişimlerinin onları rahatsız ettiği ve huzursuzlaştırdığı ileri sürülüyor. Ancak her deprem aynı özellikleri taşımadığı için, örneğin bazı depremlerde bu elektromanyetik dalgaların yoğunluğu düşük olduğu için tepkisiz kalabiliyorlar. Çok uzak mesafelerden dahi koku alabilme yeteneğine sahip olan köpeğin, deprem sırasında veya deprem olmadan evvel toprak altında oluşan birtakım hareketler sırasında ortaya çıkan gaz veya benzeri kokuları duyması zor görünmüyor. Atalarından gelen deneyimler sayesinde, köpek böyle bir koku duyduğunda arkasından tehlike geldiğine iyice şartlanmış olabilir. Köpeklerin 20.000-80.000 titreşim/saniye olan sesleri rahatça duyabildiğini biliyoruz; o halde, yer altındaki titreşimler henüz insanları sarsacak boyutlara ulaşmadan, köpekler tarafından duyuluyorsa, pek şaşmamak gerekir. Özellikle esas sarsıcı dalgalar oluşmadan önce yayıldığı bilinen düşük yoğunluktaki dalgaları insanların hissetmesi mümkün değil ama köpeklerin hissetmesi zor gözükmüyor.Suda yaşayan hayvanlar, sudaki kimyasal değişikliklere son derece hassas olduğu için depremi önceden kolayca hissettikleri düşünüyor.’’

 

Hayvanların tepkilerini kontrollü ortamlarda izleyebilmek için çeşitli deneylerin yapıldığına değinen Dodurka; ‘’Örneğin; 1996 yılında Osaka Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri laboratuarında hazırlanan deney ortamında, hayvanlar suni olarak oluşturulan elektromanyetik bir alana alınmış ve bu hayvanların panik halinde kaçışları ve huzursuzlukları kameradan izlenmiştir. Yine havadaki iyonizasyon değişimleri laboratuvar ortamında oluşturulmak suretiyle hayvanların tepkileri incelenmiştir. Bu tepkiler, hayvanın deprem merkezinden uzaklığına, depremin niteliğine ve köpeğin bireysel özelliklerine göre değişmekle beraber, genellikle korku ve anksiyete belirtileridir. Örneğin: Sürekli saklanma, kaybolma, dışarı çıkmayı veya içeri girmeyi reddetme, anksiyete yani sıkıntı ve endişe, psikojenik şok, kaçma, havlama uluma, ağlama, havayı koklama, yeri kazma, yabancılara karşı tepkisiz olan bir hayvanın yabancılara saldırması, sahibinin yanından ayrılmama, ani irkilme ve kulak kabartma veya korkudan dolayı tamamen tepkisiz kalma.

 

Deprem tahmin merkezlerinde hayvan davranışlarından nasıl faydalanıldığına dair de bilgi veren Dodurka kullanılan yöntemler hakkında şunları söyledi;‘’Genellikle iki yöntem kullanılıyor, birincisi mobil ağlar sayesinde  doğadaki verileri ileten bir gözlemciler ağı kurmak, ikincisi ise kontrollü şartlar altında tutulan hayvanların davranışlarını izlemek

Bu çalışmalar arasında en iyi örneğe Çin’de rastlamaktayız. Çin Devleti 1970 yılından itibaren muhtemel bir depreme karşı kitlesel bir hazırlık programı başlattı. 1974 yılında deprem beklentisi iyice artması üzerine,  100.000’den fazla gözlemci, hayvan davranışları, su kaynakları, hava ve suyun ısısı, bitkiler gibi depremin muhtemel habercilerini gözlemeyle görevlendirildi. 1974 yılının aralık ayında hayvan hareketlerinde görülen anormallikler üzerine yerleşim alanları boşaltıldı ve oluşan 7,3’lük deprem sonucunda kimseye bir şey olmadı ve 10.000.000 kişi, mutlak bir ölümden kurtuldular. Ancak daha sonraki depremlerde hayvanlar aynı performansı göstermediler:’’

 

Bu davranışlara deprem habercisi olarak güvenebilir miyiz? sorusuna ise Prof.Dr.H.Tamer Dodurka’nın cevabı şöyle oldu;‘’Tek bir hayvanın tepkilerine asla güvenemeyiz. Çünkü;Depremlerin özellikleri de hayvanların depreme olan tepkileri de standart değildir, Bazı hayvanlar hiçbir depreme tepki vermeyebilir, bazıları ise bir depreme tepki verirken diğerine vermeyebilir.Gözlemler hayvan davranışıkonusunda deneyimsiz ve ön yargılı kişiler tarafından yapılabilmektedir. Bu hatalı yorumlara neden olabilir.Verilen tepkiler depreme özgü olmayabilir. Yani hayvanlar benzeri tepkiyi meteorolojik olaylara da verebilmektedir.’’

 

Hayvan davranışlarını izleyerek depremin tam olarak zamanını anlamak mümkün değildir. Ama, depremin yaklaşmasına dair sinyalleri alabilmek mümkündür diyen Dodurka

‘’Geniş bir alanda yaşayan hayvanların çoğunda, aniden ortaya çıkan ait garip davranışların deneyimli kişiler tarafından gözlenmesi ve jeofizikçilerin bu verileri deprem öncesi yaşanan diğer doğa olayları ile birlikte değerlendirmesi sonucunda deprem oluşacağına dair bulgular çoğalmış olacaktır. Henüz daha güvenilir bir deprem habercisi olmadığına göre bu veriler mutlaka değerlendirilmelidir’’ ifadelerini kullandı.

 

 

Kadınların ve Kızların İnsan Hakları Eğitim Seminerleri Projesi Tamamlandı...

$
0
0

Kırsal Bölgelerdeki Kadın Hareketi Derneği ve Kaced Derneği’nin yürütmüş olduğu; İngiltere Büyükelçiliği’nin desteklediği ‘’Kadınların ve Kızların İnsan Hakları Eğitim Seminerleri’’ Projesinin ikinci aşama ve son eğitim çalışmasını 26-27 Ekim 2019 tarihleri arasında Rize Fırtına Vadisi’ndeki Hanedan Otel’de gerçekleştirilmiştir.

 

Projenin amacı, nüfusun savunmasız kısmı da dahil olmak üzere kadın ve kız çocuklarının konumlarını güçlendirme kapasitelerinin geliştirilmesi ve STÖ’ler arasında iyi yapılandırılmış canlı ve renkli bir diyalog kültürünün gelişimine katkı sağlanması yoluyla sivil katılımın güçlendirilmesidir. İnsan haklarının etkin korunması ve yaşama geçirilmesi, hukukun ve ulusal-uluslararası koruma mekanizmalarının yanı sıra; insan hakları bilgisi ve bilincinin yaygınlaşmasına, bu hakların benimsenmesine ve kişilerin bu hakların talep ettikleri şekilde davranışlarda bulunmayı istemelerine bağlı olduğu bilinen bir gerçektir. Bunu gerçekleştirmenin yolu, kişilerin bu hakların farkında olmalarını, bu hakların neden korunması gerektiğinin bilincine varmalarını, onları korumayı içtenlikle istemelerini ve elbette neyin nasıl korunabileceğini bilmelerini sağlayacak bir eğitim seminerinin verilmesi çok önemlidir.

 

Eğitim seminerlerinin özel amacı: ‘’kadın ve kız çocuklarının hakları ve buna yönelik hizmetler konusunda bilinçlendirme ve propaganda çalışmaları yapılarak cinsiyet eşitsizliklerine ilişkin duyarlılık ve bilinçlerini artırmak ve AB’nin üzerine inşa edildiği değerleri, işleyişi ve politikaları da dahil olmak üzere, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları yaklaşımlarının anlatılması yolu ile kadın ve kız çocuklarının konumlarını güçlendirilmesi’’ olacaktır.

 

İkinci eğitim çalışmasına toplam 27 kadın katılmıştır. Eğitim programı etkili ve interaktif olarak uygulanmıştır. Eğitici ve katılımcıların karşılıklı etkileşimine dayalı anlatım, soru cevap, tartışma, grup çalışması, istasyon, görüş geliştirme, beyin  fırtınası, altı şapka düşünme tekniği, örnek olay inceleme, yaratıcı drama, yöntem ve teknikleri ağırlıklı olarak kullanılmıştır.

 

Birinci ve ikinci eğitim çalışmasına katılan katılımcılara Aralık 2019 ayı içerisinde sertifika verilecektir. Sertifikalar için final toplantısı düzenlenecek, katılım belge töreni ve kokteyli organize edilecektir.

Resim önizlemesi

Resim önizlemesi

 

 

 

 

"Haydi TÜRKİYE fidan dikmeye"

$
0
0

Tarım Ve Orman İl Müdürlüğünce yapılan açıklamada; “Türkiye, orman varlığının önemini en iyi bilen ve dünyaya örnek olan ülkeler arasında başı çekiyor.

Türkiye, ağaçlandırma ve orman varlığı konusunda toplumsal bilinci artırmak üzere yine dünyaya örnek olacak çok büyük bir seferberlik başlatıyor.

11 Kasım 2019’da saat 11.11’de Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 81 ilimizde 2023 noktada 3 saat içinde tam 11 milyon fidan toprakla buluşuyor.

Türkiye’yi Guinness Rekorlar Kitabı’na taşıyacak bu ağaçlandırma seferberliğine ‘Geleceğe nefes’ adını verdik.

Biliyoruz ki bugün dünyaya hediye edeceğimiz bu fidanlar, gelecekte bu topraklarda yaşayan tüm canlılar için nefes olacak.

Yarınlar nefessiz kalmasın diye daha yeşil bir Türkiye için 11 milyon ağaçla Bugün Fidan Yarın Nefes diyoruz.

Gelin 11 Kasım 2019’da siz de Geleceğe Nefes seferberliğimize katılın.

El ele gönül gönüle, Haydi Türkiye Fidan Dikmeye!Geleceğe Nefes Ol!” ifadelerine yer verildi.

Haluk Levent, annesini son yolculuğuna uğurladı

$
0
0

Sanatçı kişiliğinin yanında yaptığı yardım faaliyetleriyle adından söz ettiren Haluk Levent'in annesi Sabriye Acil, dün gece hayatını kaybetti. Ölüm haberini Twitter hesabından duyuran şarkıcı, bugün annesini gözyaşları içinde son yolculuğuna uğurladı.

ÖLÜM HABERİNİ TWITTER'DAN DUYURDU

Sosyal sorumluluk ve yardım projeleriyle dikkat çeken Anadolu Halk ve Barış Platformu'nun (AHBAP) kurucusu, sanatçı Haluk Levent'in annesi Sabriye Acil, yaşlılığa bağlı hastalıklar nedeniyle dün gece evinde hayatını kaybetti. Levent, acı haberi sosyal medya hesabından "Dün gece annemiz Sabriye'yi kaybettik. Bir süre burada olamayacağım. Bu sayfayı Veli Sevinç yönetecek. Ahbap'lar çalışmaya devam edecek, yarım kalan iş bırakmayacak. Yakında görüşürüz canlarım" sözleriyle duyurdu.

 

 

 

SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

93 yaşındaki Sabriye Acil'in cenazesi bugün Yamaçlı Mahallesi'ndeki evinden alınarak Yamaçlı Mahalle Mezarlığı'na götürüldü. Cenazede Levent'i yakınları ile hayranları yalnız bırakmadı. Kılınan cenaze namazının ardından Acil, dualarla toprağa verildi.

Atatürk'e benzeyen Göksel Kaya, kendisini eleştirenlere yanıt verdi

$
0
0

Mustafa Kemal Atatürk'e benzerliğiyle dikkat çeken ve son dönemlerde sosyal medyada eleştirilerin hedefi haline gelen oyuncu Göksel Kaya, suskunluğunu bozdu.

"KİMSEYE ZORLA SÖYLETMİYORUM"

Son olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüseyin Emre Altınışık "Atatürk'e benzerliğini istismar ediyor" sözleriyle eleştirdiği Kaya, Oda TV'ye yaptığı açıklamada "Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben 2005 yılından bu yana tiyatrocuyum ve davetlere katılıyorum. İnsanlar bana paşam diyor bu hoşuma gidiyor. Ama kimseye bunu zorla söyletmiyorum. Kişiler kendileri bunu söylemek istiyor" dedi.

İLBER ORTAYLI'YA YANIT

Tarihçi İlber Ortaylı'nın da "Atatürk, tarihi ve hassas bir kişiliktir. Turistik vodvile döndüremezsin" şeklindeki çıkışına da yanıt veren Kaya, "İlber Ortaylı beni eleştirmiş yazı yazmış İlber Ortaylı dediğimiz kişi 2013 yılında Japonyabüyükelçiliğinin verdiği bir davette Kamer Genç oradaydı İstiklal Marşı için 'bıktık artık yıllardır bu marşı dinlemekten ve söylemekten artık değişmeli' diyen kişidir" şeklinde konuştu.

7 kadınla evli olan adam konuştu: Hepsinin haberi vardı

$
0
0

41 yaşındaki Ömer Sırtaş, imam nikahlı olarak 7 kadınla evlendi. 7 eşinden toplam 5 çocuğu bulunan genç adam, yıllarca birbirlerinden haberleri olmayan eşlerle yaşadı. Bir kaynana Ömer'i aradığında telefonu diğer kadının açması üzerine iki eş birbirinden haberdar oldu.

"ÇOCUĞU ALDIRMAK İSTEDİĞİMDE..."

Bu olay üzerine Sırtaş'ın evlendiği kadınlardan biri olan Sevgi Demir, dedektif gibi olayın izini sürdü. Sırtaş'ın oyununu bozan Demir, Müge Anlı'nın programına katılarak başından geçenleri bir bir anlattı. Sırtaş'ın uzun süre peşinden koştuğunu belirten Demir, "Evlenmek istediğini fakat boşanma aşamasında olduğunu söyledi. Halbuki bekârmış! Aylar geçiyordu. Evlenmek için can atıyorduk. Bu nedenle imam nikahı kıyılmasını kabul ettim. Hamile kaldım. Çocuğu aldırmak istediğimde ise, 'Aramızdaki bağın hiçbir şekilde kopmaması gerekiyor' diyerek karşı çıktı ve beni çocuğu doğurmaya ikna etti. Her gün evde kalmıyordu, yaptığı çiftçilik işi gereği hayvan almak için şehir dışına gittiğini söyleyerek haftanın altı günü eve gelmediği oluyordu. Daha sonra birkaç semt ötemde başka bir kadınla birlikte yaşadığı ortaya çıktı. Tabi bunları öğrenmem benim senelerimi aldı" ifadelerini kullandı.

 

 

 

"ADLİYEYE KOŞTUM, YARDIM İSTEDİM"

Açıklamasının devamında "Ulaştığım kadınlardan bir tanesi bana inanmadı ve hatta küfür etti" diyen Demir, şöyle devam etti: "Ömer, ben diğer kadınları buldukça saldırganlaşmaya başladı. Adliyeye koştum ve yardım istedim. Oğlumun böyle bir babası olduğu için çok üzülüyorum. Bu adamın parası olsa, bir fırsat verilse bir sürü kadınla daha evlenebilme potansiyeline sahip olduğunu biliyorum. Çok acı bir durum. Benim gibi bu adam tarafında hatta benle aynı durumu başka yerlerde başka adamlarla yaşayan kadınlara da buradan sesleniyorum. Ben korkmadım, susmadım. Siz de susmayın."

"HEPİNİZİN BİRBİRİNİZDEN HABERİ VARDI"

Sevgi Demir'in bu açıklamaları sonrası Türkiye gündemine oturan Ömer Sırtaş, canlı yayına telefonla bağlandı. Kadınların birbirinden haberdar olduğunu belirten Sırtaş, "Hiç birinden ötekini saklamadım. Birinci eşimden ayrıldım, ikinci eşimle resmi evlendim. Üçüncü eşimden ayrılmadan Selin'in hayatındaydım. Selin'den 2 çocuğum oldu. Sevgi'ye gelince DNA testi için davayı açan bendim. Ben her zaman kabul ettim. Selin, Sevgi'yi kışkırttı. Selin, en başından beri biliyor. Selin, Sevgi'nin annesiyle de konuşuyordu. Hepinizin birbirinizden haberi vardı. Kalkıyorsunuz günahı suçu olmayan insana suç atıyorsunuz" şeklinde konuştu.

"NİYE KADERİNİZİ BİR ADAMIN ELİNE BIRAKIYORSUNUZ?"

Ömer Sırtaş'ın bu açıklamaları sonrası kadınların birbirinden haberdar olduklarını öğrenen Müge Anlı ise "Adama diyorsunuz ki başkasıyla geziyor. 50 kişiyle daha gezer. Bu adama mı kızalım, bu adamla beraber olanlara mı kızalım. Niye kaderinizi bir adamın eline bırakıyorsunuz?" dedi.

"BİR TANE ÇAKTIM MI BİR TANE DE YER ÇAKAR"

Sevgi Demir bu eleştiri üzerine "Beni rahat bırakmadı, peşimi bırakmadı" deyince Müge Anlı, "Yaa bırak! Bana biri gelecekte rahat bırakmayacak, bir tane çaktım mı bir tane de yer çakar" sözleriyle tepki gösterdi.

Fenomen Büşra Nur Çalar'ın bebeğine yaptığı mevlid sosyal medyada olay oldu

$
0
0

Yıllar önce çektiği işaret dili videolarıyla tanınan ve sonrasında yaptığı çeşitli paylaşımlarla adından söz ettiren fenomen Büşra Nur Çalar, aylar önce yaptığı bebek mevlidiyle Twitter'da trendler listesine girdi.

TEPKİ YAĞDI

Bir dönem doğacak bebeği için hazırladığı bebek odasıyla gündeme gelen sosyal medya fenomeni ve YouTuber Büşra Nur Çalar, bu sefer de daha önceden yaptığı mevlid ile gündeme geldi. Çalar'ın geçtiğimiz sene doğan kızına tek taş yüzük takıp bunu Instagram'da paylaşması da en çok paylaşım yapılarak eleştirilen bir diğer konu oldu.

 

 

 

BÜŞRA NUR ÇALAR KİMDİR?

Büşra Nur Çalar, 1994 yılında İzmir'de doğdu. 25 yaşındadır. İnstagram fenomeni ve girişimci olan Büşra Nur'un babası Sivas'lıdır. 2017 yılında Mavi Marmaragemisi şehitlerinden olan Uğur Söylemez'in oğlu Ahmet Emin Söylemez ile evlendi. Hem çektiği videolar hem işaret dili videolarıyla fenomen haline gelen Büşra Nur, SuriyeÜrdün ve Lübnan'da da yaşadı. Turizm Otel işletme mezunudur. Büşra Nur aynı zamanda Hint kınacısı olarak da tanınmaktadır. Sosyal medyada İzmir Henna adlı bir sayfa açmış ardından bu ismin patentini almıştır.

Fenomen Büşra Nur Çalar'ın bebeğine yaptığı mevlid sosyal medyada olay oldu

Oyuncu Mehmet Aslan, "Cumhurbaşkanına hakaret" davasında beraat etti

$
0
0

Oyuncu Mehmet Aslan'ın, 2017'de Beşiktaş'taki bir gece kulübüne yönelik terör saldırısının ardından sosyal paylaşım hesabından yaptığı paylaşımla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, beraatine karar verildi.

"HAKARETLER CUMHURBAŞKANINA DEĞİL, TERÖRİSTLERE YÖNELİK"

İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanık Mehmet Aslan ve avukatı Harika Kocacık katıldı.

Duruşmada son sözü sorulan sanık Aslan, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, beraatini istedi. Dosyayı karara bağlayan mahkeme, sanığın hakaret içerikli paylaşımlarının Cumhurbaşkanı'na değil, teröristlere yönelik olduğu, Cumhurbaşkanı'na yönelik paylaşımının ise "incitici olmakla beraber ağır eleştiri, yakınma ve beddua" kapsamında kaldığına karar verdi. Mahkeme, bu gerekçelerle Mehmet Aslan'ın beraatine karar verdi.

ERDOĞAN'IN AVUKATI CEZALANDIRILMASINI İSTEDİ

Duruşmada söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı sanığın cezalandırılmasını talep etti. Son savunmasını yapan sanık Mehmet Aslan, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Tanık beyanlarıyla da dava konusu suçu işlemediğim açıktır. Beraatime karar verilmesini istiyorum" dedi.

"İSNAT EDİLEN SUÇU İŞLEDİĞİNE DAİR DELİL YOKTUR"

Söz alan Aslan'ın avukatı Harika Kocacık ise "İddianame eksik araştırmayla düzenlenmiştir. Sanığın isnat edilen suçu işlediğine ilişkin delil yoktur. Dava konusu sözler Yargıtay ve AİHM kararıyla ifade özgürlüğü mahiyetindedir. Müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. Kararını açıklayan mahkeme, Mehmet Aslan'ın beraatine karar verdi. Mahkeme kararında, hakaret içerikli paylaşımların teröristlere yönelik olduğu, Cumhurbaşkanına yönelik paylaşımın ise incitici olmakla beraber ağır eleştiri, yakınma ve beddua kapsamında kaldığını vurguladı. Duruşmanın ardından Aslan, basın mensuplarına herhangi bir açıklama yapmadan adliyeden ayrıldı.

NE PAYLAŞIMI YAPMIŞTI?

Mehmet Aslan, 1 Ocak 2017'de gerçekleşen Reina saldırısından sonra sosyal medya hesabı Twitter'dan "Tayyip yatacak yerin yok bu Arap teröristleri doldurdun içimize Türkleri öldürttün" paylaşımını yapmıştı.

Türkiye'da Baro'lar ayağa kalktı

$
0
0

İçlerinde Artvin Barosunun da bulunduğu çok sayıda yaptıkları ortak basın açıklamasında Çocukların Cinsel İstismarının Yasalarla Meşrulaştırılmasına İzin Vermeyeceğiz” dediler.

Artvin Barosu tarafından yapılan ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi “2016 yılından beri çeşitli gerekçelerle kamuoyunu etkilemeye çalışarak gündeme getirilen mağdur çocukların cinsel istismar failleri ile evlendirilmesi halinde “cinsel istismar failine af” olarak adlandırdığımız yasa tartışmalarını bir kez daha kaygı ve üzüntü ile izliyoruz. Fail ile çocuk arasındaki farkın 10 mu yoksa 15 mi olması halinde af getirilmelidir gibi tamamen çocuk zararına, çocuğun istismarını meşrulaştıran, teşvik eden, özendiren yasa tasarısı tartışmaları çağ dışıdır, hukuk dışıdır ve kabul edilemez.

Yargıtay'ın son kararlarında kabul gören; mağdurun yaşının bilinmediğine dair hata savunmasına dayanak olarak belirlenen; geleneksel değer yargıları, birlikteliklerin sorunsuz devam ettiği, mağdurun şikayetçi olmaması, ceza verilmesi halinde aile yapısının zarar göreceği gibi gerekçeler beraat kararlarının ve erken yaşta evliliklerin yasallığının alt yapısını hazırlamaktadır. Yargı organlarınca suç oluşturan bir fiil tartışılırken; kamu yararı, mağdurun rızası, sanığın iyi hali gibi beraat gerekçeleri, günü kurtaracak sonuçlar sağlamakla beraber, cinsel istismar faillerine yol gösterici niteliktedir. Medeni Kanun uyarınca 16 yaşındaki çocukların hakim kararı ile evlenmesi dahi çocuğun üstün yararına aykırı bir düzenleme olarak kabul edilmesi gerekirken, TCK'nın cinsel istismarda 15 yaşın altında rızanın tartışılamayacağına dair emredici düzenlemelerinin ihlali pahasına hukuksal gerekçe oluşturmak hiçbir şekilde çocuk yararına olarak değerlendirilemez.

Bu olumsuz kararların üstüne bir kez daha çocuklara “cinsel istismarcılar” ile evlenmeleri halinde “çocuk olma” haklarından feragat etme zorunluluğu daha yüksek sesle tartışılmaya başlanmıştır. Eğitiminden yoksun, fiziksel ve psikolojik gelişiminin üzerinde sorumluluklar yüklenmek zorunda kalan, oyun oynama şansı olmayan, “çocuk anne “olmak zorunda bırakılan ve hepsinden önemlisi kadına dönük şiddetin temel nedenlerinden biri olan “erken evlilik” adı altında ömür boyu istismara maruz bırakılan çocuklar; maddi manevi varlıkları yok edilmiş bireyler haline geleceklerdir.

Evlenme yaşının 18 olduğu yasalarla koşulsuz olarak belirlenmelidir. Çocukların törenle evlenmesine göz yuman gerçekleştiren izleyenlere ceza uygulaması getirilmelidir. Sağlık meslek mensupları ve kamu görevlilerinin çocuk cinsel istismarını bildirim konusunda takdir yetkisi olmamalı, buna yol açacak düzenlemelerden kaçınılmalıdır.

Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen nedenlerle çocuklarla her türlü cinsel davranış suçtur. Bunun dışında cebir tehdit hile iradeyi sakatlayan nedenler olmaksızın, çocukların akranlar arası ilişki olarak adlandırabileceğimiz cinsel davranışlar konusu yasada ayrıca düzenlenmelidir. Bilinmelidir ki, “cinsel istismarcıya af” niteliğindeki hiçbir yasal düzenleme hukuken ve vicdanen kabul görmeyecektir.

O nedenle diyoruz ki; çocuklar cinsel obje değildir, evlilik kurumunun tarafı olmamalıdır. Çocukların cinsel istismarına neden olan faillere getirilecek af çocuğun üstün yararına aykırıdır. Yasal düzenlemelerle meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur”

 

Binalarınızı Kimliklendirin

$
0
0

Bıçakçı, “Bina enerji kimlik belgesi alabilmek için gereken belgeler; Mimari Proje, Isı Yalıtım Projesi, Elektrik Projesi ve Mekanik Tesisat Projesidir.  50 m² üzerindeki Türkiye’deki bütün binalar Enerji Kimlik Belgesi Almak zorundadır.  Ancak, Sanayi alanlarında işletme ve üretim faaliyetleri yürütülen binalar, planlanan kullanım süresi 2 yıldan az olan binalardır. Toplam kullanım alanı 50 m²’nin altında olan binalar, seralar, atölyeler ve münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo, cephanelik, ardiye, ahır, ağıl vb. binalar bu yönetmeliğin kapsamı dışındadır. Mevcut Binalar 31 Aralık 2019 tarihine kadar Enerji Kimlik Belgesi almak zorundadır. Mevcut binalar ve inşaatı devam edip henüz yapı kullanma izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanunun yayımı tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde (31.12.2019)  Enerji Kimlik Belgesi düzenlenir. Yapı ruhsat tarihi 2011 yılından sonra olan inşaatlar, yapı kullanma izin belgesi aşamasında Enerji Kimlik Belgesini Belediyeye sunmak zorundadır. Yeni Yapılan binalarda, yapı kullanma izin belgesi aşamasında belediyelere Enerji Kimlik Belgesi- EKB vermek zorunludur.” dedi

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Rize İl Temsilciliği Başkanı TMMOB Rize İKK Sekreteri Metin Bıçakçı, "05.12.2008 tarihli ve 27075 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin 25. maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(4) Enerji Kimlik Belgesi, Enerji Kimlik Belgesi vermeye yetkili kuruluş tarafından hazırlanır. Bu belge, yeni binalar için yapı kullanma izin belgesi aşamasında ilgili idarelere sunulur. Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmeyen binalara ilgili idarelerce yapı kullanma izin belgesi verilmez. Enerji Kimlik Belgesinde yer alan bilgilerden ve bu bilgilerin doğruluğundan Enerji Kimlik Belgesi düzenleyen yetkili kuruluş sorumludur” dedi.

Bıçakçı, “Enerji Kimlik Belgesi (EKB) alınırken dikkat edilmesi gereken en önemli konu belgeyi düzenleyecek kurumun seçimidir. Mevcut binalar için Enerji Kimlik Belgesi (EKB) düzenleyecek kurum Enerji Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Daire Başkanlığı tarafından yetkilendirilmiş Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) Şirketi olmalıdır. Yeni binalarda ise EVD şirketleri tarafından eğitilmiş ve EKB Uzmanı olarak yetkilendirilmiş proje müellifi olarak görev yapmakta olan Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Uzmanları Enerji Kimlik Belgesi (EKB) düzenleyebilir. Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Vermeye Yetkili Kuruluşlar dışındaki diğer kurum ve kuruluşlarca verilecek olan Enerji Kimlik Belgesi (EKB) ve ilgili raporlar geçersiz sayılır. Enerji kimlik belgenizi alırken, mevcut binalar için Enerji Verimliliği Danışmanlık Şirketi yetki belgesini, yeni binalar için ise EKB Uzmanı belgesini sorgulamayı ihmal etmeyiniz” dedi.

hopa'da ihtiyaclı öğrenciler sevindirildi

$
0
0

Resim önizlemesi

LC Waikiki tarafından Hopa’daki okullarda tespit edilen ihtiyaçlı öğrencilere giyim-kıyafet desteğinde bulunuldu.

Hopa Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Hopa Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ortak yürütülen çalışmalar sonucunda İlçeye Köy ve Mahalle okullarında okuyan ihtiyaç sahibi 289 öğrenciye LC Waikiki giyim mağazası tarafından 783 parça giyim-kıyafet yardımı yapıldı.

Kaymakam Canpolat yapılan yardımda emeği geçen LCW firma yetkililerine teşekkür etti.

Keklik ve Tavşan Avı sezonu sona erdi

$
0
0

Doğa Koruma Ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce yapılan açıklamada, Keklik ve Tavşan Avının sona erdiği belirtildi.

Doğa Koruma Ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce Yapılan Açıklamada; “Bölgemiz genelinde 12 Ocak 2020 tarihi itibari ile tüm avlaklarda; kum kekliği, kınalı keklik ve tavşan avı sona erdi. 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu mevzuatı ve 2019-2020 Merkez Av Komisyon kararları doğrultusunda av yasağı başladı. Yasak ile birlikte yaban hayvanların, üreme, tüy değiştirme ve göç dönemleri göz önüne alındı. Buna göre tüm avlaklarda; kum kekliği, kınalı keklik ve tavşan avının sona ermiştir. Yasak kapsamına giren hayvanların, avlanması halinde avcılar hakkında idari ve tazminat para cezası uygulanacak.

Avcıların Milli Park alanında avlanması halinde cezanın iki katını ödemek zorunda olacaklar.” İfadelerine yer verildi.

Meteoroloji son dakika uyardı!

$
0
0

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından 8 Nisan hava durumu raporu yayınlandı. Yapılan son tahminlere göre, ülkemizin güney, iç ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Akdeniz, İç Anadolu’nun güneyi, Güneydoğu Anadolu, Muğla, Denizli, Afyonkarahisar, Malatya, Elazığ ve Şırnak çevrelerinin sağanak yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

RÜZGAR VE FIRTINAYA DİKKAT!

Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacağı, ülke genelinde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.

Rüzgarın, Marmara ve Kuzey Ege’de kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/sa) ve zaman zaman fırtına (50-70 km/sa) şeklinde esmesi bekleniyor.

Bazı illerde günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

Ankara: Parçalı ve çok bulutlu 16

İstanbul: Az bulutlu ve açık, öğleden sonra parçalı bulutlu 11

İzmir: Parçalı bulutlu 18

Adana: Parçalı ve çok bulutlu, sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21

Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, hafif sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 19

Samsun: Az bulutlu ve açık, öğleden sonra parçalı bulutlu 13

Trabzon: Az bulutlu ve açık, öğleden sonra parçalı bulutlu 12

Erzurum: Parçalı bulutlu 12

Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu, öğleden sonra sağanak yağışlı 20

GÖKÇEADA’YA TÜM SEFERLER İPTAL!

Bu arada Çanakkale’nin Gökçeada ilçesinde yarın yapılacak olan tüm feribot seferleri olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edildi

Kııyı Emniyetinin ilk kadın römorkör kaptanı dümen başında!

$
0
0

Kıyı Emniyetinin ilk kadın römorkör kaptanı dümen başında!
 
İTÜ Denizcilik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü mezunu olan ve KEGM'nin Kurtarma-8 Römorkörü'nde göreve başlayan Gizem Turan, kurumdaki "ilk kadın kaptan" olarak tarihe geçti. 

Kaçak ve katliam şeklindeki avcıları 156'ya ihbar edin

$
0
0


Yıllar önce derelemizde bolca yetişen kırmızı pullu alabalık neredeyse yok olmak üzere.
Yol açma çalışmaları ve kaçak avlanma bu süreci hızlandırmıştır.
Aldığımız duyumlar vahimdir.

Kireç dökerek ve elektrik düzeneği ile yapılan avlanma katliamdan farksızdır.
Duyarlı olalım kaçak avlanmanın önüne geçelim.

Gördüğünüz ve duyduğunuz kaçak avlanmaları derhal jandarma ihbar hattına (156) bildirimiz.

Ali Cengiz oyunları.içinde bir Cin Ali HES

$
0
0

Ali Cengiz Oyunları İçinde Bir Cin Ali HES
Alicik HES’ te hukuk sürecinde sona doğru yaklaşılırken, Ali Cengiz Oyunları devam ediyor. 

Handüzü Yaylası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Ceyhun Kalender, yazılı bir açıklama yaparak, Gürgen vadisinde HES için oynanan Ali Cengiz oyunlarını kamuoyuna açıkladı. Kalender açıklamasında, “Ali Cengiz Oyununun hikâyesini de yazmak isterdim, ancak başka zaman. Bilenler bilir zaten. Önce şirket(ler) ve yandaşları sonra da kurumlar ve bilirkişi! Şirketin yediği haltları anlatmaya gerek yok. Artık herkese gına geldi. Zaten adamların işi o! Ali Cengiz Oyunu. Ancak, hukuku tecelli ettirecek, ettirmesi gerekenler bu oyuna alet olunca işler değişiyor.  Bu kadar emek, bu kadar mücadele görmezden gelinemez. Her neye inanıyorsanız, önce inandığınız değerler size bunun hesabını sorar. Sonra hukuk, sonra da halk… En önemlisi de Allah sorar… Ancak Allah akıl fikir vermiş, aklını kullan! diyor. Şirketin yandaşları da şunu dedi: “Adamlar neredeyse işi bitirdi. Çook emek verdiler! Makineleri aldılar, bu kadar inşaat yıkılsın mı?” dedi
Kalender, “Mantığa bakar mısınız? Demiyorlar ki, hukuksuz, kaçak yapılan iş yanlıştır. Eğer öyleyse yıkılmalıdır. Yani şuna benzer bu ifade; hırsızlık yaparken yakalanmadıysan, tam kaçacak üzereyken yakalansan da çaldığın senin. Böyle bir ahlak anlayışı, böyle bir hukuk dışı söylem olabilir mi? Oluyor maalesef. Çakal tavuğu yemeyi kafasına koymuşsa her renge bürünür, her türlü sesi de çıkarabilir. Bu anlayıştaki muhataplarımız ve ilgililerle keşif yaptık. Maalesef!.. Keşif sırasında da bütün hukuksuzluklar, tutarsızlıklar, izinsiz yapılan işler, ÇED Raporundaki değişiklikler bir bir ortaya konuldu. Bütün bu olup bitenlerden sonra, şirketin birçok çalışmayı izinsiz ve yasalara aykırı yaptığı oradakiler tarafından da kabul gördü.  Bilirkişi heyeti ve mahkeme heyeti de, bu kadar da olmaz! der gibi bir ifade içindeydiler.  Şirket yetkilileri bütün bunlara rağmen pişkinlikle yaptıkları rezillikleri savunma gayretindeyken, enteresan sahneler de yaşanıyordu. 
Remzi Kazmaz elini kaldırarak bütün sesleri bastıran bir ses tonuyla: “Durun!..“ dedi. “Burada bir şey daha ortaya çıktı. Yeni bir şey daha öğrenmiş olduk. Bu HES’ in adı artık Alicik HES değil de, Cin Ali HES’ tir. Çünkü adamlar bu kadar hukuksuzluğu, rezilliği çok kurnazca, yalan yanlış belgelerle hem resmi kurumlara hem de vatandaşlara yutturmaya çalışmışlar ve hala da buna devam ediyorlar. Ama biz bu kurnazlıkları, aymazlıkları yutmayacağız. Bunun için bu HES’ e bundan sonra artık Cin Ali HES diyeceğiz.” dedi. Bu ifade gülüşmelere sebep olurken aslında bir gerçeği de mizahı bir şekilde ortaya koyuyordu. Yaklaşık sekiz aydır yaşanan Trajikomik bir hikâyesi en güzel bu söz ifade etmişti. Keşif sonunda Bilir Kişi Heyeti de bu bilgi ve düşüncelerle keşif alanından ayrıldı. Daha sonra da, şirketi zora sokmayın, diye en üst makamlardan arandık. Ancak bu HES’ te en az yirmi tane hukuksuz, izinsiz taraf var. Bu kadar hukuksuzluğu gizlemek mümkün değil. Bu raporlarla Mahkeme HES’ i kesin iptal eder. Hatta Danıştay bile bu kararı onar, ama siyaset bunun arkasındadır, denildi. Tam mahkemeden duruşma tarihi beklerken, rapor için ek süre istendi. Sonuç; şirketin ağzıyla yazılan bir rapor. Vicdanlar rahatsız, insanlık rahatsız, evrensel hukuk rahatsız. İki söz de bu derenin sakinlerine söylemek istiyorum. Bu işte bizimle beraber yola çıkanlara, emek verenlere sonsuz teşekkürler. Onları ne tarih ne de insanlık unutacak. Ancak üç kuruş şahsi menfaat için ya da siyasi hesaplar yüzünden bir şirkete köyünü peşkeş çekenler! Sizi de tarih ve insanlık unutmayacaktır. Vicdanlarda daima yargılanacaksınız” dedi.

Kahverengi kokarcayı samuray arı yok edecek

$
0
0


Türkiye'nin dünya ticaretinde lider olduğu fındıkta verim ile kaliteyi düşüren hastalık ve zararlılara yönelik başlatılan mücadele devam ediyor. 

Dünya fındık üretimi ve pazarının büyük kısmını elinde bulunduran Türkiye'nin fındık ambarı Doğu Karadeniz'de bitkilere dadanan 'kahverengi kokarca' adlı böcek türü başta fındık olmak üzere birçok bitki türü için tehdit oluşturuyor. 

300'den fazla bitki türünde beslenebilen istilacı böceğin erginlerinin uzun mesafelere uçabilme yeteneğinde olması, yayılışını kolaylaştırıyor. Gürcistan'dan bölgeye geldiği saptanan ve son dönemlerde Balkanlar'dan İstanbul'a da gelerek Türkiye'de yayılımını hızlandıran böcek, günde 30 kilometre yol kat ediyor. 

İstilacı böcekle biyolojik mücadele için anavatanı Çin olan samuray arı olarak bilinen 'Japonika arı' türünün ithalatı planlanıyor. Doğaya salınacak arının böcekle mücadelede etkin rol alması bekleniyor.

 

Rizeli hemsehrimiz tarihci yazar Yavuz Bahadıroğlu vefat etti

$
0
0

Bir süredir rahatsız olan  Rize/Pazar’lı yazar Yavuz Bahadıroğlu (Niyazi Birinci) yaşamını yitirdi.

Allah rahmet eylesin.

Özgeçmiş; 1971'de İstanbul’da gazeteciliğe başladı. Yeni Asya - Yeni Nesil gazetesinde muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikâye yayımlandı. Aynı dönemde Yeni Asya - Yeni Nesil gazetesinde Yavuz Bahadıroğlu, Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle köşe yazıları yazdı.

Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı Sunguroğlu ve ardından yazdığı Buhara Yanıyor romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır. Son çıkan kitaplarından biri Biz Osmanlıyız'dır. Yavuz Bahadıroğlu, roman, çocuk kitapları, hikâye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı.
Bir günlük gazetede yazılar yazan Birinci, bir süredir tedavi görmekteydi.(1945-2021)

Milli güreşçi ve CHP Rize eski il Başkanı Erol Koyuncu yaşama veda etti

$
0
0

Milli Güreşci Erol Koyuncu yaşama veda etti..

Önceki dönem CHP Rize İl Başkanı olan,  eski milli güreşçi,Avrupa sampiyonu ve rahmetli Kâzım Koyuncu'nun kuzeni Erol Koyuncu, 54 yaşında amansız hastalığa yenik düşerek hayatını kaybetti.
"1994 yılında, grekoromen stil 74 kiloda Avrupa şampiyonu olan milli güreşçimiz Erol Koyuncuya  Kaçkar Medya Grup olarak Cenabı-Haktan rahmet,Ailesine,sevenlerine,güreş ve CHP camiasına  sabırlar diliyoruz..

Erol Koyuncu kimdir?

Artvin Hopa Yeşilköy'de 1966'da doğan Koyuncu,güreşe ise Trabzon Meslek Lisesi'nde başladı.
Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümünden mezun olduktan sonra bir süre Ankara MTA'da güreşe devam etti ve ardından Rize Çayeli Güreş takımına geçti.
Bu sürede aynı zamanda Muharrem Atik ve Rus Sapunov gibi ünlü güreşçilerin antrenörlüğünde güreş çalışıp,güreş eğitimi aldıktan sonra, Çaykur'da çalışmaya başladı ve Çaykurspor Güreş takımında güreşçi ve antröner olarak önemli çalışmalar yaptı.Avrupa ve Dünya çapında birçok başarı ve şampiyonluklar kazanan Koyuncu'nun; tek kol, çırpma, bele girme, kontra teknikler kendisine has,iyi uyguladığı güreş teknikleriydi.
Toplamda 200 kez Milli formayı giyen Koyuncu,merhum İl Başkanlarından Turgut Karafazlı'nın ardından bir dönem de CHP Rize İl Başkanlığı görevinde bulundu.Daha sonra ise CHP Spor Kurulu'nun oluşumunda görev alan Koyuncu aynı zamanda CHP Spor Kurulu delegesi idi.
Karadeniz müziğinin unutulmaz sesi Kazım Koyuncu’nun da amcasının oğlu olan Erol Koyuncu, uzun zamandır da yakalandığı amansız hastalıkla mücadele ediyordu.
Tüm Koyuncu Ailesine, eşi ve çocuklarına, CHP Spor Kurulu ve CHP Rize İl örgütüne, Ülkemiz Güreş Camiası ile Çaykurspor camiasına Başsağlığı,sabır ve metanet diliyoruz.

GÜREŞTE DERECELERİ'nin bir bölümü:
-Gençler Türkiye Şampiyonu 1987.
-Gençler Türkiye Şampiyonu 1988.
-Gençler Avrupa ikincisi 1988.
-Büyükler Türkiye Şampiyonu 1990.
-Uluslararası Vehbi Emre Turnuvası ikincisi 1990.
-Avrupa Yedincisi 1990.
-Dünya Dokuzuncusu 1990.
-Türkiye Şampiyonu 1991.
-Uluslararası Turnuva 1.'si 1991.
-Uluslararası Turnuva 2.'si 1991.
-Akdeniz Oyunları 4.'sü 1991.
-Dünya Şampiyonası 8.'si 1991.
-Türkiye Şampiyonu 1992.
-Vehbi Emre Uluslararası Turnuva İkincisi 1992.
-Türkiye Şampiyonu 1993.
-Vehbi Emre Türkiye ikincisi 1993.
-Türkiye Şampiyonu 1994.
-Vehbi Emre Türkiye Birincisi 1994.
-Uluslararası Akropolis Turnuvası Şampiyonu 1994.
-Uluslararası Nikola Petro Turnuvası Birincisi 1994.
-Büyükler Avrupa Şampiyonu 1994.
6Dünya Şampiyonası Beşincisi 1994.
-Türkiye Şampiyonu 1995.
-Uluslararası Vehbi Emre Turnuvası Türkiye Birincisi 1995.
-Ordulararası Dünya Şampiyonu 1995.
-Türkiye Şampiyonu 1996.
-Türkiye Şampiyonu 1997.
-Vehbi Emre Turnuvası Türkiye Şampiyonu 1997.
-Avrupa Beşincisi 1997.
-Akdeniz Oyunları Dördüncüsü 1997.
 

Biyografi kaynağı; Fatih Sultan Kar-Ömer Şan

Viewing all 299 articles
Browse latest View live